Onur Kaplan
Mersin’de dünyaya gözlerini açtı. Hayat sergüzeştinde nerede duvara çarpacağını bilemeden devam ettirdiği bir yolculuğun içindeydi. Ekonomi okumak için Ukrayna’ya gitti ve aldığı eğitimi, damarlarına kadar işlemiş dünya kokusunu bedeninden silmek için Risale-i Nur dağıtımı ve istifadesi için kullanacağından bihaberdi.
Hemen hemen herkesin üniversite okuma niyetiyle çıktığı bu yolda fanilik kokusu sinen her şey, artık ruhunun kanallarını tıkamaya başlamıştı. Dünya denizinin içinde, fanice kokmaya yüz tutmuş ruhunu da alıp, gözlerinin dünyayı ilk gördüğü yere, Mersin’e döndü. Ancak sudan çıkmış balık gibi çok üşümüş olacak ki bu defa kendisini Adana’nın sıcağında, Mesken’inde ısınırken buldu.
Allah kader planının korunaklı sahnelerini yaşaması için toz tutmuş ayaklarını Adana’ya yürütürken, yolunu da dünyadaki hirası Mesken’e, omuz omuza haramlardan kaçan güzel yüreklere çıkardı. O da şer sandığı şeylerde Allah’ın var ettiği hayra mest olarak tozlarını sildi.
Üstü başı arındıkça ve dünyanın şaşaalı boyasından henüz kendini sıyıramamış diğer insanları gördükçe artan yürek yangını ben-liğini silerek Mesken ile sen-cilik yoluna çıkardı. Bir kişiye daha ulaşmanın derdiyle dertlenip gecesini gündüzüne katarken gönüllere yeni satırlarla misafir olmaya geldi. İade-i ziyaret yapmak isterseniz sizi Mesken’e bekliyor. Burada güneşe mermi sıkmak yerine çiçek atanları ve kapıyı açınca “Evinize hoş geldiniz” diyerek karşılayanları görünce sakın şaşırmayın.
Dünyada kendisine cennet bahçesi olan yuvasında eşine eş, şeker şerbet iki çocuğuna da baba olmaya gayret ediyor.