Sille 4

Kemerlerinizi bir kez daha bağlayın; Sille ekibi bu defa şimdiye kadarki en fantastik sınavına çıkıyor. Efsaneleri, Yeşilçam’dan fırlamış gibi duran canavarları ve “yerli, tokatlı” kahramanları seven herkes için hazırlanan bu dördüncü macerada gerilim tırmanıyor, risk ise hiç olmadığı kadar büyüyor.

Serinin ilk üç kitabında Papaz Martin’in karanlık oyunlarına, Ayasofya’nın etrafında dönen planlara, canavarların arkasındaki görünmez ellere tanıklık etmiştik. “Sille-3”le birlikte hayatımıza giren Dunganga ise gölgelerle örülü, çocukların kalbine korku salan simsiyah bir tehditti. Dördüncü kitap, işte tam buradan devam ediyor. Fakat bu kez işler çok daha ciddiye biniyor. Papaz Martin’in büyülü kitabı artık sadece “masal canavarı” üretmiyor, çocukları torbasına süpürür gibi çeken, gerçek bir Dunganga’yı şehrin üzerine salıyor.

Caddelerin bir anda bomboş kaldığı, arabaların havaya kalktığı, gökyüzünde dev bir silüetin dolaştığı o sahneler, genç okurun zihninde “kötülük görünmezken de vardır” fikrini uyandıran güçlü metaforlar. Çocuklar bir bir kaybolurken Cemil, Mariya ve Nedim için macera artık sadece eğlenceli tokat sahnelerinden ibaret değildir; bu, masumları korumak için zamana karşı yapılan nefes nefese bir koşudur.

Bu kez risk daha da kişisel. Çünkü Sille ekibinin kalbi sayılabilecek Hande, Dunganga tarafından kaçırılır. Arkadaşlık, vefa ve fedakârlık tam da burada devreye girer. Cemil’in tokadı ilk defa “hedefini bulmakta zorlanırken”, okur olarak biz de şunu hissederiz: Bazen en güçlü silahlarımız bile tek başına yetmez; akıl, ekip ruhu ve sabır olmadan hiçbir mücadele tamamlanamaz.

Yazar ve çizer Umut Bayrak, yine çok katmanlı bir kurgu kuruyor. Bir yanda Cemil’in tokadına alışmış okur için tanıdık bir aksiyon ritmi var, diğer yanda kütüphanelerde dolaşan, eski kitapların sayfaları arasında semboller çözen, kâğıttan uçaklarla göğe yükselen, lastik fabrikasında âdeta film setini andıran sahneler… Tüm bunlar, hem çizgi roman estetiğiyle hem de Yeşilçam tadında bir “fantastik mahalle hikâyesi” atmosferiyle birleşiyor.

Sonuç olarak “Sille-4 / Evvel Zaman İçinde Var İmiş Bir Dunganga”, serinin önceki kitaplarında temelleri atılan evreni genişleten, tehlikeyi büyüten ama umudu da aynı oranda güçlendiren bir devam kitabı. Osmanlı tokadının sembolize ettiği adalet duygusunu, Yeşilçam tadındaki fantastik atmosferle yeniden buluştururken; arkadaşlık, cesaret, sorumluluk, bilgiye güven ve ahlaki duruş gibi değerleri genç okura sezdirerek anlatıyor.