Mahrumiyet Eğitimi

Mahrumiyet Eğitimi

“Anneee sıkıldım!”

“Anneee bir oyuncak daha!”

“Babaaa bana telefon al!”

“Onu da al, bunu da al, şunu da al!”

Bugünün çocukları her şeye sahip ama hiçbir şey onlara yetmiyor. Odanın ortasında, yüzlerce oyuncağın içinde oturup, “Canım sıkılıyor” diyen çocukların sayısı her geçen gün artıyor. Ve anne-babalar “Alsak alsak şimdi ne alsak” yangınının içinde günbegün daha çok kavruluyor!

Klinik Psikolog Hilal Çorbacıoğlu, çocuklarımızın ruhuna iyi gelecek en kadim gerçeği hatırlatıyor: Azın içindeki çoğu görmeyi…

Bilimsel araştırmalar, vaka örnekleri ve günlük hayatın içinden sahnelerle hazırlanan bu kitap, ebeveynlere şu soruyu soruyor: “Çocuğunuzu bazı şeylerden mahrum bırakarak onu daha sağlıklı ve güçlü büyütebileceğinizi biliyor musunuz?”

Cevabı bulduğunuzda, çocuk yetiştirmenin asıl sırrının fazla vermek değil, doğru vermek olduğunu göreceksiniz.

Kitap Detayları

Yazar

Editör

Ayşe Çetintaş

Yaş Grubu

Kategori

,

Sayfa Sayısı

200

Ebat

15,5×23 cm

Cilt

Karton Kapak

Baskı Tarihi

Ekim 2025

Kitabı satın almadan önce incele

Satın Al

Kitabımızı aşağıdaki platformlardan satın alabilirsiniz.

ISBN: 978-625-5790-08-8

Editörün Kaleminden

Ali o sabah erkenden uyanmış ama günün sıradan geçeceğini sanmıştı. Ta ki dedesi, elinde bir bez ve yüzünde tatlı bir gülümsemeyle “Bugün ardiyeyi temizleyelim mi?” deyinceye kadar… Bu teklif, Ali için hem şaşırtıcı hem de heyecan vericiydi. Çünkü ardiye, gizemli eşyalarla dolu, her köşesinde geçmişten bir hikâye saklayan bir yerdi. Dedesiyle birlikte tozlu kutuların arasına daldıklarında, sadece eski eşyalar değil, anılar da ortaya döküldü. Ama o gün, bir çuvalın içine karışan bir telefon, bu sade temizlik işini unutulmaz bir maceraya dönüştürdü.

“Mavi Çuvalın Peşinde” hikâyesinde, Ali’nin küçük bir dikkatsizliği, bir vicdan muhasebesine dönüşüyor. Telefonun kayboluşu, onun iç dünyasında bir büyüme çağrısına dönüşüyor. Hataların kötü olmadığını, önemli olanın onları fark edip düzeltmeye çalışmak olduğunu öğretiyor. Bu sade hikâye, çocuklara sorumluluk duygusunu nasihat etmeden hissettiriyor.

Kitabın her sayfasında bir değer fısıldanıyor: sabır, emek, sevgi, paylaşma… Ama bunlar bir ders gibi değil, hayatın içinden bir nefes gibi anlatılıyor. Ali’nin dedesinden öğrendikleriyle kendi yolunu bulması, küçük bir hatanın büyük bir farkındalığa dönüşmesi kitabın duygusal merkezini oluşturuyor.

Serkan Akkuş’un anlatımı sade ama duygusal. Mizahı yerinde, dili akıcı, olayları sıcacık bir doğallıkla ilerliyor. Hikâyede gülümseten anlar olduğu kadar, düşündüren, içe dokunan cümleler de var. Özellikle Ali’nin iç sesleri, çocukların yaşadığı o kararsızlık, suçluluk ve umut duygularını büyük bir ustalıkla yansıtıyor.

Kitabın en güzel yanı, öğretici olmadan öğretebilmesi. Dürüstlük, sorumluluk, sevgi, özveri ve paylaşma gibi değerler hikâyenin içine öyle doğal yerleştirilmiş ki, çocuklar bu duyguları farkında olmadan özümsüyor. Ali’nin dedesinin öğütlerini uygulamaya çalışması, küçük yaşta karakter gelişiminin ne kadar güçlü bir temel üzerine kurulabileceğini gösteriyor.

Ali uzun aramaların sonunda kaybolan telefonu buluyor ama asıl bulduğu şey çok daha değerli: kendi vicdanı. Hatalarından utanmak yerine onları düzeltmenin önemini öğreniyor. Dedesinin “Mesele sınanmak değil, başımıza gelen bu olayların bize verdiği mesajı iyi okuyabilmek, bu olaylardan dersler çıkarabilmek, hayat tecrübesi kazanmaktır evlat” sözünü hatırlıyor.

“Mavi Çuvalın Peşinde”nin her satırında bir sıcaklık, her sayfasında bir bilgelik saklı. Çünkü bazen insanın en büyük keşfi, kaybolduğunu sandığı bir şeyin aslında kendini bulmaya çağırdığını fark etmektir.

Bu Kitabı Neden Okuyalım?

  • Günlük hayatta fark edilmeden yapılan küçük hataların, önemli derslere dönüşebileceğini gösterir.
  • Çocuklara özür dilemeyi, telafi etmeyi ve sorumluluk almayı doğal biçimde öğretir.
  • Dede-torun sevgisini, bilgelik ve merhametle örülü bir aile bağı üzerinden hissettirir.
  • Kaybolan bir eşyayı ararken bulunanın aslında insanın kendisi olduğunu sezdirir.
  • Eşyaların da duygular taşıyabileceğini, her nesnenin bir hikâyesi olduğunu hatırlatır.

Ailece Bu Cümleye Bayıldık

Yusuf dede, Ali’yi iki yanağından öptü ve güven veren bir sesle konuştu:

“Büyümek böyle bir şey işte evlat. Büyüyoruz. Yaşımız kaç olursa olsun ömrümüzün sonuna kadar öğrenmeye devam ediyoruz. Hatalar yaparsın ama o hatalarından dersler çıkarırsın. Elbette hayatımızı yaşarken türlü olumsuzluklarla, problemlerle, sıkıntılarla karşılaşacağız. Bazen başımıza tahmin dahi edemeyeceğimiz olaylar gelecek, defalarca sınanacağız. Mesele sınanmak değil, başımıza gelen bu olayların bize verdiği mesajı iyi okuyabilmek, bu olaylardan dersler çıkarabilmek, hayat tecrübesi kazanmaktır evlat.”

Yazar Hilal Çorbacıoğlu Hakkında

1983 yılında Sakarya’da doğdu. Hareketli ve dolu dolu geçen bir çocukluk döneminde, harflerle ilk tanışıklığı babasının daktilosu sayesinde oldu. O günden beri kalemle ve kelamla bağını hiç koparmadı. “Sıkı can iyidir, çabuk çıkmaz.” terbiyesiyle canı sıkıldıkça babasının kütüphanesine sığındı; yazıya gönül verişi de bu anlarda filizlendi.

Henüz ilkokul yıllarında girdiği şiir ve kompozisyon yarışmalarında dereceler aldı. Bu teşvikle, günlüğünün dışına taşan yazılar yazmaya başladı. Ortaokul yıllarından itibaren çeşitli ulusal çocuk ve edebiyat dergilerinde yazıları yayımlandı. Lise yıllarında ilk şiir kitabını çıkardı. Hayali hep yazar olmaktı, ancak zamanla kelamın yalnızca söz değil, insan olduğunu fark etti ve insana dokunan yollar aramaya başladı.

İlahiyat, Sosyoloji ve Psikoloji alanlarında lisans eğitimleri aldı. Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansını tamamladı. Ayrıca pedagojik formasyon eğitimi aldı. Mesleki hayatında çeşitli özel okullarda okul öncesi ve ilköğretim düzeylerinde psikolojik danışmanlık, lise kademesinde ise öğretmenlik yaptı.
Oyun terapisi, masal terapisi, bilişsel davranışçı terapi ve anlatı terapisi (narrative therapy) gibi birçok alanda eğitim aldı ve almaya devam etmektedir. Çocuklarla başladığı yolculuğunu ailelerle sürdürmektedir. Uzun süredir klinik olarak çalışan yazar, ergen, bireysel ve çift terapileri yapmaktadır.

Hem kalemle hem kelamla bireye dokunmanın şifasına inanan yazar; okullarda, çeşitli kurum ve kuruluşlarda, televizyon yayınlarında ve dijital platformlarda ebeveynlere, eğitimcilere ve çocuklara yönelik seminerler vermektedir. Farklı yaş gruplarına hitap eden çocuk kitapları kaleme almış, çocuk dergilerinde yazılarıyla yer almıştır. Ebeveynlere yönelik kitaplar yazmaya devam etmektedir.

Evli ve iki çocuk annesidir. Çocuklarına eşlik ederken yaşadığı her deneyimi hayatın en kıymetli öğretmenlerinden birinin “anne olmak” olduğunu fark ederek yaşamaktadır. Çocuklar, ebeveynler, çiftler ve ailelerle yürüttüğü psikolojik danışmanlık sürecinden edindiği tecrübelerle insan ruhunu anlamaya, kelimelerin iyileştirici gücünü keşfetmeye ve bu yolda ayak izleri bırakmaya devam etmektedir.