Allah’ını Seversen Sınıfı
Konu: Allah’a İman
Neşeli Yüzler Ortaokulu’na hoş geldin! Okulun en sıra dışı sınıfı 6-C’nin ders işleme keyfine ortak olmak ister misin? O zaman hemen Selim Hoca ile tanış.
Selim Hoca, diğer öğretmenlere hiç benzemiyor. Dersinde gülmek serbest. Güzel soru soranlara yüksek not veriyor. Hele düşündürmeye bayılıyor.
Öğrenciler çok meraklı. “Allah’ı nasıl tanırız?”, “Görmeden nasıl inanırız?”, “Bir tohum, nasıl olur da rengârenk bir çiçeğe dönüşür?” soruları havada uçuşuyor.
Sınıfın pencerelerinden dışarı bazen coşkulu kahkahalar yükseliyor, bazen de içeride derin bir sessizlik oluyor. Ama her ders, “Allah’ı daha yakından tanımak” adına farklı bir maceraya dönüşüyor!
Sen de bu maceraya katılmak ister misin? O hâlde hemen gir sınıfın kapısından içeri! Çünkü bu kitapta Selim Hoca sadece kendi öğrencilerine değil, öğrenmek isteyen her çocuğa gönlünü açıyor.
Kitap Detayları
| Yazar | |
|---|---|
| Çizer | |
| Editör |
Hatice Kübra Özdemir |
| Yaş Grubu | |
| Kategori | |
| Sayfa Sayısı |
80 |
| Ebat |
13,5×21 cm |
| Cilt |
Karton Kapak |
| Baskı Tarihi |
Aralık 2025 |
Kitabı satın almadan önce incele
Satın Al
Kitabımızı aşağıdaki platformlardan satın alabilirsiniz.
Editörün Kaleminden
Neşeli Yüzler Ortaokulu’na bu sene yeni bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni geldi. 6-C sınıfı yeni okul döneminde ilk kez tanışacakları öğretmenlerini bir an önce görmek için çok heyecanlıydı. Derin bir bilgiye sahip olan, güler yüzlü ve çocukların dilinden konuşmayı bilen Selim Hoca daha ilk derste sevilmeyi başardı.
Öğrencilerin, derslerde birbirinden ilginç soruları havada uçuyordu: “Allah bizi neden yarattı?”, “O’nu neden göremiyoruz?”, “Her şey nasıl bu kadar düzenli ilerliyor?”, “Çiçeklere kokusunu kim veriyor?”, “Yıldızlar gökyüzünde yere düşmeden nasıl durabiliyor?”
Selim Hoca işte bu soruları sabırla, birbirinden güzel espriler ve ilginç hikâyelerle cevaplıyordu. Her konuya Peygamberimizin (s.a.v.) hayatından örnekler getiriyordu. Dersleri bazen bahçede bazen sınıfta geçse de her öğrenme yolculuklarına kahkahalar eşlik ediyordu.
Ders başında keseden çekilen hadisler o günkü konuya yön veriyor, böylece öğrenciler sünnet ışığında bir hayatın izini sürüyordu. Artık o kadar etkili bir hâl almıştı ki bu hoca sevgisi; erkek öğrenciler Selim Hoca gibi giyinmeye ve hareket etmeye başlamıştı. Kız öğrenciler ise teneffüslerde bile onun esprilerine gülüyordu.
Eğitim konusundaki bu emeği Selim Hoca’ya okul idaresinin de takdirini kazandırdı. Çünkü öğrencilerin sadece ders bilgisi artmamış, okul kurallarına uyum sağlamaları ve değerlere ait kazanımları da herkesin dikkatini çeker olmuştu… Asıl mesele onu bu kitabın kahramanı yapan yazarın da dinî değerlerimizin topluma kazandırılması konusundaki hassasiyetiydi… İşte belki de bu yüzden ana kahramanımız bu kadar önemli bir görev üstlendi.
Kitapları ve programlarıyla geçmişten bugüne birçok neslin yetişmesine vesile olan Mehmed Paksu, Selim Hoca tiplemesiyle eğitimcilere de örnek bir öğretmen tablosu çiziyor. Böylece çocuklar için bir kitap yazmış olsa da eğitim yöntemleri konusunda “Allah’ını Seversen Sınıfı” kitabının ana kahramanıyla ortaya eğitimciler için bir rol model koyuyor.
“Allah’ını Seversen Sınıfı” okuyucularına Allah sevgisinin yanı sıra görev alma, sorumluluk, çevre temizliği, arkadaşlık, doğru iletişim, sevgi, saygı, toplumsal hayata uyum sağlama, kurallara hassasiyet, düzenli olmak ve empati gibi birçok kazanımı sağlayan bir kitap…
Bu Kitabı Neden Okuyalım?
- Çocukların Allah’a imanı sevgiyle, eğlenerek, merakla ve akıl yürütme yoluyla kavramalarına yardımcı olur.
- Günlük yaşamdaki olaylarla dinî bilgileri ilişkilendirerek inancı sadece ders değil, hayatın bir parçası hâline getirir.
- Sınıftaki eğlenceli ve doğal diyaloglar, çocukların soru sormaktan çekinmemesini ve düşünerek öğrenmesini sağlar.
- Modern çağda çocukların karşılaştığı kavram kargaşalarına inanç temelli doğru bir bakış açısı kazandırır.
- Hem eğlenceli bir okul hikâyesi sunar hem de Allah’ı tanımanın sevgi dolu bir yolculuk olduğunu hissettirir.
Ailece Bu Cümleye Bayıldık
“Şimdi masaya boş bir defter koyuyorum. Bakınız, içinde hiç yazı yok. Kalem de yok. Bekliyoruz… Aradan biraz zaman geçiyor… Sonra bir bakıyoruz: İçinde muhteşem bir roman yazılmış. Mümkün mü?”
“Normal şartlarda olmaz hocam,” diye atıldı Gökçe. “Yani içinde yazı varsa mutlaka o yazıyı yazan bir yazar da vardır.”
“Aferin Gökçe. Peki aynı mantıkla, her sayfasında intizamlı bir şekilde yaratılan galaksiler, yıldızlar gibi varlıkların olduğu şu kâinat kitabının yazarının olmaması mümkün müdür?”






